ŞEYTANIN HİLELERİ
Âlemlerin Rabbı olan Allah'a hamd olsun...
Salât ve selâm , efendimiz Emin Peygamber Muhammed'e...
Sonra, onun âk âline... ve ashabının tümüne olsun,
*************
İbn-i Abbas (r.a.) Hz'inden naklen Muaz b. Cebel rivayet ediyor:
-Bir gün Resûlullah (s.a.v.) ile beraberdik. Ansardan birinin evinde toplanmıştık!..
Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık.
Bu arada, dışarıdan bir ses geldi:
-Ev sahibi... İçerdekiler.. Eve girmem için bana izin verirmisiniz?
Benim sizden bir dileğim var. Görülecek bir işim var.
Bunun üzerine, herkes Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin yüzüne bakmaya başladı.
Orada ve her zaman büyük oydu... İzin ondan çıkacaktı. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, duruma vâkıf oldu ve:
-"Bu seslenen kimdir, bilir misiniz?"
Buyurdu... Biz hep birden öyle dedik:
-En iyi bilen Allah ve Resülüdür.
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz:
-"O, lain İblistir. Şeytandır, Allah'ın laneti onun üzerine olsun..."
Buyurunca; hemen Hz.Ömer:
-Ya Resûlullah, bana izin veriniz onu öldüreyim.
Dedi... Resûlullah (s.a.v) Efendimiz bu izni vermedi; şöyle buyurdu:
-"Dur ya Ömer, bilmiyor musun ki; ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir. Öldürmeyi bırak."
Sonra Şöyle buyurdu;
-"Kapıyı ona açın gelsin... O, buraya gelmek için emir almıştır. Diyeceklerini anlamaya çalışınız. Size anlatacaklarını iyi dinleyiniz..."
*************
Bundan sonrasını ondan dinliyelim; yani Ravi'den. Şöyle anlattı:
-Kapıyı ona açtılar. İçeri girdi ve bize göründü. Bir de baktık ki, şekl şu;
Bir ihtiyar. Şaşı. Aynı zamanda köse. Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor. At kılı gibi.
Gözleri yukarı doğru açılmış. Kafası, büyük bir fil kafası gibi. Dudakları da, bir manda dudağına benziyordu.
Sonra, şöyle bir sêlam verdi:
-Sêlam sana ya Muhammed; selam size ey cemaat-ı müslimin.
Onun bu selâmına Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz şu mukabalede bulundu:
-"Selâm Allah'ındır ya laîn..."
Sonra ona şöyle buyurdu:
-"Bir iş için geldiğini duydum; nedir o iş?"
Şeytan şöyle anlattı:
-Benim buraya gelişim, kendi arzumla olmadı. Mecburen geldim.
Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz sordu
-"Nedir o mecburiyet?"
Şeytan Anlattı:
-İzzet sahibi Rabbun katından bana bir melek geldi. Ve dediki:
-Allah-ü Teâlâ sana emir veriyor:
Muhammed'e gideceksin. Ama düşük ve zelil bir halde. Tavazu ile. Ona gideceksin ve âdem
oğullarını nasıl kandırdığını anlatacaksın. Onları nasıl aldattığını söyleyeceksin birbir ona.
Sonra o; sana ne sorarsa doğrusunu diyeceksin. Sonra...
Allah-ü Teâlâ buyurdu ki:
- Söylediklerine bir yalan katarsan, doğruyu söylemezsen. seni kül ederim; rüzgâr savurur... Düşmanların önünde, seni rüsvay ederim.
-İşte... böyle; ya Muhammed, o emir üzerine sana geldim. Arzu ettiğini bana sor. Şayet bana sorduklarına doğruyu cevap vernezsen; düşmanlarım benimle eğlenecek. Şu muhakkak ki düşmanlarımın eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur.
*************
Bundan sonra, Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle sordu:
-"Mademki, sözlerinde doğru olacaksın. O halde bana anlat: Halk arasında en çok sevmediğin kimdir?"
Şeytan şu cevabı verdi:
-Sensin, ya Muhammed... Allah'ın yarattıkları arasında senden daha çok sevmediğim
kimse yoktur. Sonra, senin gibi kim olabilir ki?
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz Sordu:
-"Benden sonra, en çok kimlere buğuzlusun ve sevmesin?"
Şeytan Anlattı:
-Müttaki bir gence ki... varlığını Allah yoluna vermiştir.
BUNDAN SONRA, SUAL CEVAP ŞEKİLDE DEVAM ETTİ.
***************devamı gelecek****************
0 yorum:
Yorum Gönder