25 Şubat 2016 Perşembe

Şeytanın Hileleri - Bölüm 2





ŞEYTANIN HİLELERİ

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz sordu; şeytan anlattı:
-"Sonra kimi sevmezsin?"
-Kendisini sabırlı bildiğim, şüpheli işlerden sakınan âlimi.
-"Sonra?"
-Temizlik işinde...yıkadğı yerleri üc defa yıkamaya devam eden kimseyi.
-"Sonra?"
-Sabırlı olan bir fakiri ki; ihtiyacını hiç kimseye anlatmaz... Halinden şikâyet etmez.

-"Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu nereden bilirsin?"
-Ya Muhammed, ihtiyacını kendi gibi birine açmaz. Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün
 üst üste anlatırsa, Allah onu sabredenlerden yazmaz. Sabırlı kimselerin iş buna benzemez.
 Hasılı,onun sabrını; halinden, tavrından ve şikâyet etmeyişinden anlarım;

-"Sonra kim?"
-Şükreden zengin.
-"Peki, ama o zenginin şükreden olduğunu nasıl anlarsın?"
-Onu görürsem ki, aldığını helal yoldan alıyor ve mahalline harcıyor. Bilirim ki: O şükreden bir
  zengindir.

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual sordu:
-"Peki, ümmetim namaza kalkınca, senin halin nice olur?"
-Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar. Titrerim.
-"Neden böyle olursun; ya lâin?"
-Çünkü bir kul, Allah için secde edince bir derece yükselir.
-"Peki, ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun?"
-O zaman da bağlanırım. Taa, onlar iftar edinceye kadar.
-"Peki, ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun?"
-O zaman da çıldırırım.

-"Peki, ya Kur'an okudukları zaman nasıl olursun?"
-O zaman da, eririm. Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi eririm.
-"Peki, ya sadaka verdikleri zaman halin nasıldır?"
-Ha, işte... o zaman halim pek yaman olur. Sanki sadaka veren, bir testere alır eline ve beni ikiye
 böler.

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz sebebini sordu:
-"Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, yâ Ebamürre?"
Bunun üzerine İblis:
-Onu da anlatayım...
Dedikten sonra anlatmaya başladı:

-Çünkü sadakada dört güzellik vardır. Şöyleki :
 1-Allah-ü Teâlâ, sadaka verenin malına ihsan eyler.
 2-O, sadaka veren kimseyi halkına sevdirir.
 3-Allah-ü Teâlâ, onun verdiği sadakayı, cehennemle arasında bir perde yapar.
 4-Allah-ü Teâlâ, belâyı, sıkıntıyı ve ahları ondan defeder.

************

Bundan sonra, Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz ashabı hakkında ona bazı sorular sordu:
-"Ebubekir için ne dersin?"
İblis buna şu cevabı verdi:
-O bana, cahiliyet devrinde bile itaat etmedi...
 İslâm'a girdikten sonra nasıl bana itaat eder?

-"Peki, Ömer b. Hattab için ne dersin?"
İblis buna da şu cevabı verdi:
-Allah'a yemin ederim ki, her gördüğüm yerde ondan kaçtım.
-"Peki Osman b. Affan için ne dersin?"
-Ondan utanırım... hem de çok... Nasıl ki, Rahman'ın melekleri de ondan utanırlar.

-"Peki, Ali b. Ebûtalib için ne dersin?"
İblis onun içinde şöyle dedi:
-Ah, onun elinden bir kurtulsam... O, kendi başına kalsa; ben de kendi başıma kalsam...
 O, beni bıraksa... ben de onu bıraksam.. Ben onu bırakırım; ama o beni bırakmaz.

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, yukarıdaki soruları sorduktan ve şeytanın verdiği cevaplar da
kısmen bitikten sonra, şöyle buyurdu:
-"Ümmetime saadet ihsan eden; seni de taa, belli bir vakte kadar şaki kılan Allah'a hamd olsun

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz o cümlesini duyan laîn İblis şöyle dedi:
-Heyhat, heyhat... Ümmetin saadeti nerede?
 Ben, o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın?
 Ben, onların kan mecralarına girerim. Etlerine karışırım. Ama onlar, benim bu halimi göremez ve
 bilemezler.
***************devamı gelecek****************

0 yorum:

Yorum Gönder